Hadi dürüst olalım...
Birçoğumuz İngilizce öğrenmeyi yıllarca “bir gün başlarım” diye erteledik. Kurslar pahalıydı, yol uzundu, zaman yoktu. Ama işler değişti.
Artık İngilizce öğrenmek sadece kariyer için değil; YouTube’daki videoyu anlamak, global bir ekipte çalışmak ya da yurtdışına çıkarken “hello”dan fazlasını söyleyebilmek için zorunlu hale geldi.
İyi haber şu ki, artık evden dışarı adım atmadan, kahveni yudumlarken, pijamalarınla otururken bile İngilizce öğrenebilirsin.
Üstelik bu “evde eğitim” meselesi artık geçici bir çözüm değil, yeni normalin ta kendisi.
Evde kendi başına çalışmak zor olabilir ama bu çağda yalnız değilsin. İşte kullanabileceğin yollar:
Profesyonel içerik, canlı dersler, seviye takibi…
Kurslar, özellikle disiplinli çalışmak isteyenler için harika bir temel oluşturur.
Duolingo, Busuu, Memrise, Cambly, Open English…
Günde 10 dakika bile olsa kelime ezberlemek, dinleme yapmak, pratik etmek mümkün.
EnglishClass101, BBC Learning English, Rachel's English…
Gramer, kelime, deyim, aksan, telaffuz – ne ararsan var.
İngilizce kulak alışkanlığı kazanmanın en kolay yolu.
Ev işi yaparken, yolda, spor yaparken dinlenebilir.
İngilizce kısa hikâyeler, çocuk kitaplarıyla başlamak hem kolay hem etkili.
BBC, The Guardian gibi sitelerle günlük okuma pratiği kazanılır.
Evden öğrenmenin en sistematik yolu hiç şüphesiz online İngilizce kursları. Ama "kursa kayıt oldum, tamam artık İngilizce bitti" diye düşünürsen... geçmiş olsun! İngilizce hâlâ başlamadı demektir.
Online kurslardan maksimum verim almak için şu adımları izleyebilirsin:
Kursun başlangıcında kendine şu soruyu sor: “Bu kursun sonunda ne yapmak istiyorum?”
3 ay sonra bir iş görüşmesini İngilizce yapabilecek seviyeye gelmek?
TOEFL ya da IELTS için altyapı oluşturmak?
Yurtdışında seyahat ederken konuşmak?
Tüm kurslar aynı değildir. Kimisi gramer ağırlıklıdır, kimisi konuşmaya odaklanır.
Senin hedefin hangisiyse, onu sağlayan platforma yönel.
Kendi programını belirle: Haftada kaç gün, günde kaç saat çalışacaksın?
Sanki bir öğretmenin seni bekliyormuş gibi ciddiye al. Bu küçük numara gerçekten işe yarıyor.
Eğer sistemde canlı ders seçeneği varsa, değerlendir. Hatta bu dersleri takvimine yaz, alarm kur, eş dosttan da “katıldın mı?” diye kontrol etmelerini iste. Motivasyonu yüksek tut!
Dersi izlemekle kalma, not al. Yeni kelimeleri defterine yaz, cümle içinde kullan.
Ve bol bol sesli tekrar yap. Evde yalnızsın, zaten seni kimse duymayacak.
İngilizce öğrenmek, sadece “ders çalışmak” değildir. Günlük hayatına entegre ettiğin her detay, seni fark ettirmeden geliştirir.
Telefon dilini İngilizce yap.
Her gün gördüğün menüler, ayarlar, sana fazladan kelime öğretir.
YouTube’u İngilizce kullan.
Altyazılı içerikler izleyerek hem eğlen hem öğren.
Evde eşyaların üzerine İngilizce etiket yapıştır.
Buzdolabı = fridge, masa = table, priz = socket. Hem eğlenceli hem etkili.
İngilizce düşünmeye çalış.
“Bugün ne yiyeceğim?” yerine “What should I eat today?” sorusu gelsin aklına.
İngilizce günlük tut.
Her gün 3-5 cümle yaz. Yazarken farkında olmadığın eksikleri görürsün.
Arkadaşlarınla İngilizce konuşma günü belirle.
Mesajlaşmalar bile İngilizce olsun. Küçük challenge’lar büyük fark yaratır.
Kendi sesini kaydedip dinle.
Telaffuzun nerede kırılıyor? Hangi kelimelerde tıkanıyorsun? Bunları keşfetmek için birebir.
Evde öğrenmenin güzelliği kadar tehlikesi de büyük. “Şimdi derse başlarım... ama önce şu bölümü bitireyim.” Ve işte o gün de gitti.
Peki nasıl zaman yönetimi sağlarsın?
Pomodoro yöntemi: 25 dakika ders, 5 dakika mola.
Sabah rutini oluştur: Güne İngilizce 10 dakikalık video ile başla.
Öğrenme ajandası: Haftalık ders takibi tut.
Ders sonrası ödül: Dersini bitirdikten sonra dizi/oyun hakkı tanı.
Unutma, disiplinsiz öğrenme sadece “niyet”tir. Eylem için plana ihtiyacın var.
Pasif izleme: Dersleri sadece “izlemek”, öğrenmek değildir.
Aktif tekrar, yazma ve konuşma şart.
Günlük pratik yapmamak: Haftada 1 gün 2 saat yerine, her gün 20 dakika daha etkilidir.
Kendini başkalarıyla kıyaslamak: Herkesin öğrenme süreci farklıdır.
Bugün bir kelime öğrensen bile, bu bir adımdır.
Mükemmeliyetçilik: “Konuşamıyorum, utanıyorum” yerine “Hata yaparak öğreniyorum” demeyi seç.
İngilizce öğrenmekte en sık karşılaşılan sorunlardan biri “neye göre gelişiyorum?” sorusu. Cevap basit: ölçülebilir hedefler ile.
| Özellik | Açıklama | Örnek |
|---|---|---|
| S - Specific | Hedefin açık ve net olmalı | “Konuşma pratiği geliştirmek istiyorum” |
| M - Measurable | Takip edilebilir olmalı | “Haftada 3 konuşma seansı yapacağım” |
| A - Achievable | Ulaşılabilir olmalı | “Günde 20 dakika çalışacağım” |
| R - Relevant | Kariyer ya da akademik amaçla uyumlu olmalı | “İş görüşmeleri için İngilizce öğreneceğim” |
| T - Time-Bound | Zaman sınırlı olmalı | “3 ayda B1 seviyesine ulaşacağım” |
Kendine not: Hedefsiz öğrenme, hedefsiz yürüyüş gibidir. Yürürsün ama nereye gittiğin belli olmaz.
1. Evde İngilizce öğrenmek gerçekten etkili mi?
Evet. Doğru kaynaklarla, düzenli çalışma ile evden öğrenme klasik kurslara göre daha etkili olabilir.
2. Günde kaç saat çalışmalıyım?
Günde 30–60 dakika idealdir. Önemli olan süre değil, süreklilik.
3. Hangi yaşta İngilizce öğrenmek zorlaşır?
Dil öğrenmenin yaşı yok. 7 yaşındaki çocukla 37 yaşındaki beyaz yaka adayının farkı sadece hız, motivasyon ve süreklilik.
4. Konuşma pratiği için partner bulamıyorum, ne yapabilirim?
Konuşma kulüpleri, dil değişim uygulamaları (Tandem, HelloTalk) veya birebir online dersler bu sorunu çözer.
5. Gramer mi kelime mi önce öğrenilmeli?
Paralel yürütülmeli. Sadece kelime bilmek yetmez, cümle kurmayı öğrenmeden konuşamazsın.
6. İngilizce öğrenmek ne kadar sürer?
Bu, hedeflediğin seviye ve günlük çalışma sürene göre değişir. A1’den B1’e 3–6 ay arası, B1’den B2’ye geçmek biraz daha zaman alır.
Hayır, evde olmak artık engel değil, avantaj.
Çünkü artık tüm kaynaklar, uzmanlar, uygulamalar ve hatta dünya standartlarında öğretmenler birkaç tık uzağında. Önemli olan başlayabilmek.
Evde İngilizce öğrenmek bir disiplindir. Bu disiplini doğru planla, teknolojiyle ve hedefle birleştirdiğinde başarı kaçınılmazdır.
Bugün başlarsan, birkaç ay sonra kendini daha rahat ifade eden, özgüveni artmış ve kariyerinde bir adım öne geçmiş biri olabilirsin.
Üstelik bunu sadece koltukta otururken başarabildin!
